DENİZCE İle Ege’yi Yaşamaya, Yetkin Bir Yelkenci, Güvenle Seyreden Bir Denizci Olmaya Var Mısınız? – Haluk Işındağ (AL 70)
Sevgili Okuldaşlarım,
Kışı atlattık, yaz günleri yaklaştı. Doğada, en doğalı birlikte yaşamak ister misiniz?
İstanbul’dan kalkıp Marmara Adası’nda, Serkan’da sudan çıkalı gün doldurmamış balığın, salatanın en lezzetlisini birlikte yemek, Gelibolu’da icabında sığınılacak limanı şöyle bir gözleyip, Çanakkale’yi Abide’yi selamlayıp, Bozcaada’ya birlikte varmak ister misiniz? Yolda akıntıları, anaforlar ile farklarını konuşup, gözle görüp tekneyle yaşamak… Aynısını anayelkende - Genova’da görmeye çalışıp algılamak… Liman içinde demirdeyken, kıç mesafesini, komşuyla olan direk uyumunu bilmek, soluğandan korunmak için koltuk halatlarını ne kadar boşlanacağını öğrenmek…
Müsellim Kayası'nı güvenle geçmek, komşu sularına girerken sancak gurcataya bayrağı toka etmek, marinayla kanalında ve usulünce konuşmak, Ayvalık’a vardığımızda Fevzi Tavşan’da olağanüstü ve farklı lezzetlerle tanışmak… Belki de Mitilini’ye uğrayıp liman işlerini birlikte yaptıktan sonra, yüzyıllık kahvelerde hoş bir yorgunluk atmak. Şirin bir araba ya da bir minibüs kiralayıp Midilli’nin en tepesinde “dünya benim” dercesine harika bir çiftlik kebabı yemek… Batısında günü batırıp, doğusunda yeniden doğmak… Ne dersiniz?
Bademli’de sığ-su kaptanlığının doruğuna varıp Kalem Adası’nın kazığını yemeden keyfini sürmek? Güzelim mavi-yeşil sularda yüzdükten, sığlıkları adım adım aştıktan sonra ver elini Plomarion, “Ouso”nun en hasosunun yapıldığı yerde limanlayıp, “Denizce”den inince üç metre sonra sofraya oturmak… yeterince çekici mi?
Yine bir “Vira Bismillah” ile ayrılıp benim en beğendiğim adaya “Oinoissai” ya varıp dostlarımla, Perkili, Despina, Kaptan Yorgo’yla tanışmak ister misiniz? Ertesi gün sadece bize ait bir koyda yüzmek ve ayrılmak istemeden yola koyulmak, Sakız Limanı’nın içinde kıçtan kara demirli, devasa kurvaziyerlerin delik kadar liman ağzından girip, olduğu yerde dönüp dakika mertebesinde yanaşmalarını izlemek ve yaşananları bir daha, bir daha fark etmek…? Delphinia’ da yine benim dostlarımda harika bir yemek…?
Sonrasında “Denizce”nin anca boyu kadar dönebileceği cânım balıkçı barınağı “Kataraktis” te can dostum Mihalis ve eşine ve onların muhteşem yemeklerine, “enginari”den, kalamara, üstünde takoz gibi duran bembeyaz peyniriyle “Grek-salat”larına ve arkasından da telveli bir Türk kahvesine…
Fotoğraf meraklısı dostlarımızın sabah yürüyüşü ve görüntü avcılığını bekledikten sonra Ege’nin en turkuaz koyuna Türkiye’ye Alaçatı’ya doğru yol almaya… Belki de, berraklığı ile akıllara durgunluk veren Nergis Koyu’nda gecelemeye… Tüm bunları yaşarken yetkin bir yelkenci, güvenle seyreden bir denizci olmaya ne dersiniz?
Varım derseniz lütfen bizi arayın. Bu beraberliğin özel olmasına özellikle özeniyorum. İletimi “aile içinde” dostlarınızla paylaşırsanız ayrıca sevinirim. Birlikte olmaktan mutlu olacağım.
Dileyen dostlarım, eğitim için 2, 3, 4, 5, 8, 9,11. haftalarında bana tekneleri ile eşlik edebilirler.
Rüzgârlar kolayınıza, pruvalarınız hep neta olsun… Kalın sağlıcakla.
DI. Haluk Işındağ (AL 70)
+90 532 246 4637 • [email protected]